İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Sayın Hakan ÖZCAN'ın 10 Kasım Atatürk'ü Anma Günü Mesajı
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu Büyük önderimiz, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün aramızdan ayrılışının 83. yılındayız.
10 Kasımların, Atatürk'ün 57 yıllık hayatını, mücadelesini, aziz milletimize kazandırdıkları ve kazandırmak istediklerini doğru anlama bakımından önemi büyüktür. Bu anlamda büyük önderimizin bize ve ülkemize kazandırdıklarının mutluluğu ile yeni bir 10 Kasım'ı yaşıyoruz. Atamızın ölümünün 83. yıl dönümünde her 10 Kasım'da olduğu gibi bu yıl da yine sevgi ve saygı, rahmet ve özlemle ile anıyoruz.
Hepimizin bildiği gibi, 19. yüzyıl, Avrupa'nın, ekonomi, hukuk ve eğitim alanlarında büyük atılımlar yaptığı bir yüzyıldır. Avrupalı aydınlar ve yöneticiler, kendi toplumlarının 19. yüzyıldaki büyük gelişme ve dönüşümlerine öncülük etmişlerdir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türk devletinin ulaşması gerektiği aşamayı 20. yüzyılın başlarında büyük bir sezgiyle görerek; yaşamda en gerçek yol göstericinin bilim ve teknoloji olduğunu tespit etmiştir. Ayrıca gerçek kurtuluşun ekonomik bağımsızlıktan, ülkenin her bakımdan kalkındırılıp güçlendirilmesinden geçtiğini belirtmiş, batı uygarlığının biliminden, teknolojisinden yararlanarak, bunları özümseyerek çağdaş uygarlık düzeyine çıkıp, bu düzeyi de aşmayı aziz Türk milletinin önüne bir amaç olarak koymuştur. Atamız bu amacı daha anlamlı olarak "Büyük davamız, en medeni en müreffeh millet olarak varlığımızı yükseltmektir." şeklinde ifade etmiş ve refah toplumu olmayı hedef göstermiştir.
Gerçekten de 1920 ile 1938 yılları arasında sağlanan gelişme ve değişmeler hem milletimizin birbiriyle kucaklaşması hem de çağ ile yarışmak düşüncesiyle temellendirilmiştir. Uygulanması da milletin çağdaşlaşmaya katılması ve ona katkıda bulunması şeklinde olmuştur. Büyük Atatürk'ün, Türk milletini büyük bir atılıma hazırladığı ve yönlendirdiği yüzyılda Avrupa ve Asya'nın pek çok ülkesinde, totaliter rejimler veya diktatörlükler bulunuyordu. Böyle bir dünyada Atatürk, yabancı bir gazetecinin sorusuna "Ben kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim" diye cevap vermiştir. Aynı çağda yaşayan gerek kendi milletleri gerekse dünya için endişe ve korku kaynağı olan liderler, bugün ya unutulmuş ya da kötü miraslarıyla anılır olmuştur. Atatürk ise, sevgi ve saygı uyandırarak, Türk milletini, çağ ile tanıştırmaya gayret edip varlığını teminat altına almaya yöneltmiştir. "Muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkmak" hedefi ise çağın akışına yön verme düşüncesinin bir göstergesidir.
Yalnız 10 Kasımlarda değil, her daim, büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün mücadele azmi, bizlere yüklediği sorumluluklar ve gösterdiği hedefler tekrar tekrar konuşulmalıdır. Ülkemizin en zor anında bile düşünüp ortaya koyduğu milli hedef, yol ve yöntemlerin hatırlanması, bu tür çabaların anlam ve değerinin çok iyi bilinmesi, Büyük önderimiz Atatürk'ün ebedi istirahatgâhında huzur içinde yatması bakımından da önemlidir. Büyük önderimiz "Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır. Benden sonrakiler, bizim aşmak zorunda olduğumuz çetin ve köklü zorluklar karşısında, belki gayelere tamamen erişemediğimizi, fakat asla taviz vermediğimizi, akıl ve ilmi rehber edindiğimizi tasdik edeceklerdir. Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, benim manevi mirasçılarım olurlar." demiştir.
Bu duygu ve düşüncelerle Büyük önderimiz Atatürk'ü ebediyete intikalinin 83. yıldönümünde bir kez daha sevgi, saygı, rahmet ve minnetle anıyoruz.
Hakan ÖZCAN
Efeler İlçe Milli Eğitim Müdürü